Sabah güneş henüz doğmuş ve gayet güzel, serin bir hava var. Göl kenarındaki sık sazlıkların içerilerinde tam suyun önüne kadar girip orada kamufle olmayı planlıyorum. Çürümüş otlar ve biraz da suya karışan kirli atıklar nedeniyle lağım ile tuzlu ve sodalı su arası bir koku içerisinde dizlerime kadar çamurda yürümeye ve özellikle de düşmemeye çabalıyorum. Bir taraftan ekipmanı korumaya çalışıyor, bir taraftan çok ses çıkarmak istemiyor, bir taraftan da ayakta durmaya gayret ediyorum. Sazlık, çamur, koku, sinek, vs. derken uygun bulduğum ve önde bir sıra sazlığın beni gizlediği bir noktaya ulaşmayı başarıyorum. Monopodu çamura saplayıp üzerime gizlenme ağını geçirip tabureme suyun içerisinde iken oturup başlıyorum beklemeye. Niyetim bir türlü yaklaşamadığım flamingoları fotoğraflamak…
Daha önce de bu noktaya yakın bir yerde çok daha soğuk bir havada yine flamingoları fotoğraflama umuduyla donmuş suyun içerisinde yaklaşık bir saat beklemiş ve ayak parmaklarımın hareketleri yavaş ve ağrılı olmaya başlayınca sudan çıkmıştım. Kuş fotoğrafçılığında henüz yeni olduğum bu dönemde bir çok kez sonu hiçte iyi bitmeyen flamingo fotoğraflama çabalarım oldu. Yürüyerek yaklaşma girişimlerimin neredeyse tamamı çamura saplanma ile sonlandı. Bir kaç defa da aracımı çamura sapladım. Neyse ki Erçek Gölünün kıyısındaki Karagündüz köyünün yardım sever sakinleri her hangi bir ücret de istemeden beni traktörleri ile her defasında çekip çıkartıyorlardı. Biraz da buna güvenerek flamingolara araç ile yaklaşma denemelerinde daha cesur davrandığımı söylemeliyim 🙂
Erçek Gölünde flamingolar günü sonlandırırken.
Ama bugün böyle güzel bir havada iyide kamufle olmuşken artık flamingoların yakından karelerini alma ihtimalim çok yüksek. Hatta kesin gibi ! Her şey bu kadar iyiyken bana poz vermek için acele etmeleri gerekiyordu aslında ama hiç de kibar değiller bu noktada 🙂 Yaklaşık 2 saat bekledikten sonra aramızda 30m gibi bir mesafe kaldı. Yavaş yavaş yaklaşıyorlar.
Şimdilik tam sağ tarafımda kaldıklarından, sazlıklardan dolayı fotoğraflarını alamıyorum. Ama zaten birazdan önümde en güzel pozlarını verecekler! Acele edip yerimi belli etmemeliyim.
Tam bu sırada arkamda sesler duyuyorum. Çocuk sesleri… Arkama döndüğümde ortalıkta çocuk yok ama inekler var. Az sonra 10-12 yaşlarında iki tane çocuk ayaklarında lastik ayakkabı ile sazlıkların içine doğru dalıyorlar. Nayır! Nolamaz!… Onlara uzaklaşın buradan diye sesleniyorum. Neden diye soruyorlar. Fotoğraf çekiyorum… Kuşları kaçıracaksınız… Hayvanları daha geride otlatın… Sazlıkların arkasına doğru… diyorum. Konuşmayı kısa kesip yerimi belli etmek istemiyorum ama çocuklar maalesef laftan anlamıyorlar. Sonra istemeden de olsa şu komik diyalog yaşanıyor…
-Abi hayvanlar burda otlanmak istiyorlar, burda ot çok, oraya gitmezler.
-Sen oraya sürersen giderler. Daha fazla yaklaşmayın kuşlar görecek.
-Kuşlar kimi görecek?
-Abicim sizi görecekler işte, çekilin şurdan !
-Seni görmeyecekler mi ?
-Hayır, görmezler ! Ama sayenizde görecekler. Gidin artık.
-Nasıl görmeyecekler, biz görüyoruz işte. Kabak gibi oturmuşsun oraya.
-Lan çocuk, daha konuşma geri çekilin. Üstümde gizlenme ağı var, görmezler.
-Hee… salaktı o kuşlar o kadar.
-Tövbe, tövbee…
-Sen saklandın mı sanıyorsun yani… hi. hi. hi…
-……
-Abi sen fotoğrafçı mısın?
-Evet abicim… Yakışıklı, bak lütfen gidin geriye. 2 saattir bekliyorum. Sizin yüzünüzden fotoğraf çekemicem. Lütfen bak. Hadi…
-Ya abi sen ne kadar para kazanıyorsun fotoğrafçılıktan?
-Hasbünallah…
-Çok iyi para kazanıyor sundur, Demi ?
-… (benden ses yok)
Daha da yanıma yaklaşıp bağırıyor bu defa;
-Çok para var mı bu işte ?
-Laannn…!
Bu arada ineklerinde daha solumdaki boşluktan su kenarına iyice yaklaştıklarını gören flamingolar biraz duraksıyorlar. Sesler de biraz tedirgin etmiş olmalı.
Çocuklara dönerek diyorum;
-Gençler bak kuşlar korktu, bu kadar bekledim yazık olacak. Hadi çekilin geriye artık.
-Abi ne kadar paraya yapıyorsun bunu söyle gidelim. Gidecekler umuduyla;
-Para falan almıyorum. Keyif aldığım için çekiyorum.
-Parasız yapılır mı bu iş be… doğru söyle…
-Oğlum ne yalan söyleyecem, hobi olarak yapıyorum ben. Para falan yok. Rahat bırakın artık beni…
Çocuk tarihe not düşülecek ! şu sözü söylüyor;
-Hangi manyak para almadan bu pisliğin içine girer ?
-…….. ! Sessizlik içerisinde derin bir düşünceye dalıyorum 🙂
Çocuklar arkalarını dönüp uzaklaşırlarken kendi aralarında konuşuyorlar;
-Güya bizi kandırıyor. Parasız yapıyormuş. Hıh biz de yedik. Oğlum ben para almadan hayatta bu pisliğin içine girmem.
-Bende girmem oğlum…
En sonunda hayvanları da sürüp uzaklaşıyorlar ancak bu gürültü ve patırtıda maalesef flamingolar rahatsız oluyor ve uzaklaşıyor. Boşa geçen iki buçuk saat. Üstüne bir de manyak muamelesi… 🙂
Ön kısımdaki çamurlu alan nedeniyle yaklaşmak neredeyse imkansız. (Erçek Gölü)
Erçek gölünde bir flamingo… Benim çabalarımın hiç farkında değil. Yoksa farkında mı :))
İlk fotoğraf gibi bu fotoğraf da Konya – Kulu – Düden gölünden. Gün batarken flamingolar…
Comments